TYDH 2021 yılı yıllık faaliyet programı
Bölge il birlikleri toplantısına ev sahipliği yaptık.
TYDH 2018-2019 yıllık faaliyet programı
Arı Sağlığı, Bakım ve Besleme Semineri Düzenlendi
Ana Arı Üretim İşletmeleri Hazırlanıyor
Gezginci Arıcılıkta dikkat edilmesi gerekenler

TYDH 2021 yılı yıllık faaliyet programı

Yazdır
Paylaş
Arı kolonisinin etkinliğinin ortaya konulması için bazı faktörlerin bir arada olması gerekmektedir.
TYDH 2021 yılı yıllık faaliyet programı
S.NO

DÖNEM

UYGULANACAK FAALİYET

1

OCAK

ARICILIKTA BESİN KULLANIMI

2

ŞUBAT

KIŞLAMA SIRASINDA OLUŞAN RUTUBETLENME VE ZARARLARI

3

MART

BİR ARICILIK İŞLETMESİ KURARKEN DİKKATE ALINMASI GEREKEN HUSUSLAR

4

NİSAN

VARROA PARAZİTİYLE MÜCADELE

5

MAYIS

İLKBAHAR BAKIM VE BESLEMEDE ÖNEMLİ KRİTERLER

6

HAZİRAN

BAL ÜRETİMİ İÇİN HAZIRLIK

7

TEMMUZ

BALLIKLARIN İLAVE EDİLMESİ

8

AĞUSTOS

PETEK İŞLETME YÖNTEMLERİ

9

EYLÜL

ANA ARININ VERİMENE ETKİLERİ

10

EKİM

ARI KOLONİLERİNDE UYGUN KIŞLAMA KOŞULLARININ OLUŞTURULMASI

11

KASIM

FARKLI ARI IRKLARININ İLİMİZDE KULLANILMASINDA DOĞACAK SORUNLAR

12

ARALIK

YENİ SEZONA SORUNSUZ BAŞLAYABİLMEK İÇİN; DİKKAT!

 

   1- ARICILIKTA BESİN KULLANIMI

Arı kolonisinin etkinliğinin ortaya konulması için bazı faktörlerin bir arada olması gerekmektedir. Özellikle çevresel faktörlerden bitkisel kaynakların çeşitliliği, miktarı, iklim gibi etkenlerin yanında doğru arıcılık uygulamaları, bakım, besleme ve hastalıklarla mücadele yapılması gibi faktörler, arıcılığın başarılı bir şekilde yapılmasını etkileyen unsurların bir kısmıdır. Son yıllarda arı ölümleri ile birlikte çalışılan bir konu olan bağırsak mikrobiyotası çevre ve arıcı uygulamalarından direk etkilenen bir konudur. Bağırsak florası besin maddelerinin sindirimi ve bağışıklık direncinin geliştirilmesinde etki etmekte özellikle hastalık ve zararlılara karşı direnç oluşturmaktadır. Yapacağımız tek yönlü beslemeler, yanlış koloni yönetimi, aşırı ve zamansız ilaç uygulamaları bağırsakta mikroorganizmaların durumunu olumsuz etkilemektedir. Arıların yaşam mücadelesinde arıcıların yapacağı doğru uygulamalar neslin devamını sağlayacağı gibi üretimde de artışa neden olabilecektir.

   Her canlı gibi arılar da yaşam sürekliliği için besine ihtiyaç duyarlar. Doğanın bir bağışı olarak arılar temel besin ihtiyaçlarını; nektar (bal özü), salgı (basra) ve polenden karşılarlar. Ancak kimi zaman bu besin kaynaklarının yeterli olmadığı durumlarda teknik arıcılığın gereği olarak arıların beslenmesi gerekir. Genel olarak, koloniler erken ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde beslemeye ihtiyaç duyarlar. İlkbahar beslemesi 1/1’lik şeker şurubu (1 ölçek su ve 1 ölçek şeker) ile yapılırken sonbahar beslemesi 1/2’lik şeker şurubu (1 ölçek su ve 2 ölçek şeker) ile yapılır. Erken ilkbahar döneminde yapılan beslemedeki amaç; bu dönemde nektar kaynakları sınırlı olduğundan koloni ihtiyacının karşılanması ve ana arının yumurtlamaya teşvik edilmesidir. Bu dönemde yapılan şeker şurubu beslemesi koloninin hızlı gelişmesine büyük katkıda bulunur. Sonbahar beslemesi ise, arıların kış ihtiyacı için kolonide yeterli besinin bulundurulması için yapılır. Şeker şurubu veya bal yanında koloninin diğer önemli besin ihtiyacı polendir. Kolonide yeterli polen yoksa; koloni gelişemez, yavrular beslenemez ve işçi arılar arı sütü salgılayamazlar. Bu nedenle kolonilerde her dönemde yeterli polen stoku bulunmalıdır. Tabiatta polen kaynaklarının kıt olduğu dönemlerde (genellikle erken ilkbahar ve sonbaharda) bu ihtiyacın takviye edilmesi ve karşılanması yönüyle, polen yerine geçecek ikame yemlerle besleme yapılabilir. Beslemede kullandığımız ürünlerin, arı sağlığına zarar vermeyecek; temiz, kaynağı belli ve nitelikle ürünler olmasına dikkat etmeliyiz. Ayrıca kolonilere pekmez ve lokum gibi tatlı maddeler vermek uygun değildir. Besleme amacıyla en emin ve en doğru besin kaynakları şeker ve polendir.

 

 

  2- KIŞLAMA SIRASINDA OLUŞAN RUTUBETLENME VE ZARARLARI

Günümüzde küresel ısınma normal iklim döngüsünün bir parçası haline gelmektedir. Aşırı kurak veya aşırı yağmurlu dönemler sıklıkla yaşanır olmaktadır. Buna bağlı koloni kayıpları daha çok besin yetersizliği veya beslenme bozukluğu sonucunda şekillenmektedir. Bal arıları değişken sıcaklıklı hayvanlar oldukları için vücut sıcaklıkları çevre sıcaklığından etkilenmektedir. Sıcaklığın yükseldiği zamanlarda, çıkış deliği ile kovan arasında hava akımı oluşturmak üzere kanatların çırpılmasıyla, daha yüksek sıcaklıklarda ise dışarıdan getirilen suyun buharlaştırılması suretiyle kovan içi sıcaklığı düzenlenmektedir. Kış aylarında soğuktan korunmak amacıyla salkım oluşturmaktadırlar. Salkımın dışında sıcaklık 8–9°C’nin altına düştüğünde işçi arılar abdomenleri ile kanatlarını titreştirerek kaslarındaki ısı verimini yükselterek salkımda istenilen sıcaklığa ulaşmaktadırlar. Salkımın merkezindeki sıcaklık 30°C civarında olmaktadır. Kovanda kış için yeterli besin bulunduğunda soğuğa dayanabilmektedirler. Çünkü ısıyı, bal yiyerek oluşturmaktadırlar. Sıcaklığın artması aniden değil geçişli bir şekilde olmaktadır. Genel olarak arıların normal aktiviteleri için en uygun sıcaklık 21°C–35°C arasındadır. Bununla birlikte 10°C’nin altında ve 37°C 38°C’nin üstündeki sıcaklıklarda arıların faaliyetleri durmaktır. 7°C’ de ise hiç hareket etmemektedirler. Sıcaklık 14°C’ ye düştüğünde kümeleşmeye başlamakta, 10°C civarında salkım oluşturmaktadırlar. Genel olarak salkım dışındaki sıcaklığın 7°C’nin altına düşmesine izin vermezler. Kovandaki arı mevcudu ne kadar fazla ise ısı ayarlanması o ölçüde kolay olmaktadır. Bal arılarını kovan içerisinde en çok etkileyen hastalık ve zararlılar haricinde sıcaklık ve nem değerleridir. Kovan içerisinde uygun sıcaklık ve nem değerleri yakalandığında hastalık ve zararlıların ortaya çıkma olasılığı da azalmaktadır. Daha fazla bal üretimi yapılmaktadır. Baldaki nem oranı düşürüldüğü için daha kaliteli bal üretimi de yapılabilmektedir. Dış ortamın nem oranı %90’ları geçince zayıf arı kolonisi kovan içerisinde yeteri oranda iklimlendirme yapamadığı için kovan içerisinde de nem oranı %80 seviyelerini geçmektedir. Kovan içi nem oranının %80’den fazla olması bal arılarının yaşamsal aktivitelerinin yavaşlamasına, hatta uzun süre yüksek nem oranına maruz kalınırsa arı ölümlerine bile neden olmaktadır.

SONUÇ OLARAK;

1-Soğuk iklim koşullarında yeterli miktarda besin stoku bulunmayan zayıf arı kolonileri kovanı yeterli oranda ısıtamayacağı dikkate alınmalıdır.

2-Sıcak iklim koşullarında ise zayıf arı kolonisinin kovanı yeteri oranda havalandıramayacağı ve aşırı sıcaklığı düşüremeyeceği dikkate alınmalıdır.

3-Aşırı nem bulunan ortamlarda zayıf arı kolonileri yeteri oranda iklimlendirme yapamazlar.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER;

1-Yeterli arı mevcuduna sahip olan ( en az tıka basa işçi arı dolu altı çerçeve mümkünse daha fazla)  ve bu arı mevcudunun kışı geçirebileceği kadar yeterli miktarda bal ve polen stoku bulunan arı kolonileriyle kışa girmelidir.

2-Temiz olan kovanlarla arıcılık yapılmalı, özellikle arı kolonisinin kışı geçireceği kovanların temiz, hijyenik olması için özen gösterilmeli, polen tuzaklı ve alttan havalandırmalı kovanlar kullanılmalıdır.

3-Güçlü arı kolonileri ile kışa girilmelidir. Çatlağı, kırığı ve döküğü olmayan sıkı izolasyona sahip olan (örneğin strafor kovanlar gibi ) kovanlar kullanılmalıdır.

3-BİR ARICILIK İŞLETMESİ KURARKEN DİKKATE ALINMASI GEREKEN HUSUSLAR

1-Arılığın bulunduğu bölge polen ve nektar kaynakları yönünden zengin olmalı

2-Test edilmiş ve erken ilkbahar gelişimi iyi olan bir ırk tercih edilmeli

3-Kolonilerin ana arıları genç, verimli ve yöreye uygun olmalı

4-Bölgenin ekolojik koşullarına uygun kovan kullanılmalı

5-Temel petek hijyenik ve katkısız olmalı

6-Besleme programına başlama ve bitirme dönemleriyle kolonilere verilecek besin (kek ve

şerbet) miktarı belirlenmeli

7-Her türlü alet ve ekipmanda standartlara uygunluk olmalı ve temiz, hijyenik alet ekipman kullanılmalı

8-Kışlamada uygun alanlar tercih edilmeli, dere içi gibi aşırı rutubetli bölgelerde kışlama yapılmamalı imkanlar ölçüsünde serender, nalya gibi yöresel yapılarda kışlama yapılmalı, bu sayede arılarımızın yaşadığı arı kovanlarının aşırı yağmura ve rüzgara mağruz kalmasını önleyebilir, böylelikle kovan içerisinde aşırı nem birikiminin önünü geçmiş olabiliriz.

9- Arıcılıkla ilgili yeni gelişmeler ve uygulamalar takip edilmeli, koloni yönetimi konusunda yeterli bilgi birikimi ve uygulama deneyimine sahip olunmalıdır.

4- VARROA PARAZİTİYLE MÜCADELE

    Hastalıkla mücadelede kimyasal biyolojik ve teknik mücadele yapılabilir. İlaçlı mücadelede Tarım ve Orman Bakanlığınca tescil edilmiş ilaçlar belirtilen şekilde doğru zamanda ve uygun dozda kullanılmalı, talimat dışına kesinlikle çıkılmamalıdır. Diğer canlılara tescilli ilaçlar kesinlikle kullanılmamalıdır. Biyolojik mücadelede yavru çerçeveleri kovanlarından çıkarılması ve imha edilmesi suretiyle larvalar yok edilmektedir. Bu amaçla bulaşık koloninin ortasına üst kısmından 5-6 cm kadar petek parçası bırakılmış yarısı boş 1-2 çerçeve birleştirilir. Bu yarım çerçevelere işçi arılar hemen erkek yavru gözü örmeye başlar. Ana arı buralara döllenmemiş yumurta yumurtlar. Aynı gözlere dişi varroa paraziti de 6-25 yumurta bırakır. Gözler içine bırakılan yumurtalardan çıkan arı larvaları 6 günlük olup, petek gözleri kapatıldığında, bu sonradan konan çerçeveler ortadan kaldırılır. Petekler olduğu gibi yakılır ya da eritilerek değerlendirilir. Bu uygulama aynı mevsimde 3-4 kez tekrarlanarak, parazit sayısı önemli oranda azaltılmış olur.

 

5- İLKBAHAR BAKIM VE BESLEMEDE ÖNEMLİ KRİTERLER

1. Arıcılıkta temel çalışma kuralları bilinmeli ve uygulanmalıdır.

2. Koloni bakımlarında, arı kolonisini doğru yönetme ve yönlendirmeyi bilmek, diğer bir ifade ile arıların dilinden anlamaya çalışmak, arılarla rahat ve uyumlu çalışma imkânı verdiği gibi, arı kolonisinden yüksek düzeyde verim almanın da önemli bir yoludur.

3. Koloniyi doğru yönlendirebilmek için kovandan çekilen her çerçeve kolonide bir tespiti belirlemeye yönelik olmalıdır. Koloni bakımlarında genelde ana arı varlığı, ana arının verimliliği, hastalık varlığı,  koloninin yavru yetiştirme, bal depolama ve sırlama gibi özellikleri, kovandaki gıda (bal ve polen) stokları, kovan ortamında koloninin çalışma alanına ihtiyacının olup olmadığı, koloninin petek ihtiyacı olup olmadığı, kolonide yer düzenlemesine gerek var mı, koloniyi çalışmaya teşvik etmek amacıyla hangi uygulamalar yapılmalıdır gibi konular dikkate alınarak arı  kolonileri kontrol edilmelidir.  Bu kontroller arı koloni takip defterine veya koloni takip kartlarına yazılarak kayıt edilmelidir.

4. Kolonide ana arı varlığını belirlemek: Koloninin verimliliğinde en önemli etki ya da pay ana arıya aittir. Ana arı, genetik yapısı, üreme kapasitesi ve koloniyi sevk ve idare etme becerisiyle koloni verimliliğinde belirleyici olan tek bireydir. Koloni kontrollerinde, ana arının verim ve kalitesi ile ilgili performansını belirlemek mümkündür.

5. Koloni ana arısının verimliliğini belirleme: İşletmede düzenli bir kayıt sistemi oluşturulur ve ana arıların yetiştirildikleri veya yenilendikleri yıl kaydedilir ise kolonide oluşan şüpheli durumlarla ilgili karar vermek daha kolay ve güvenilir olur. Kayıt tutma arıcılığın her aşamasında en önemli araçlardan birisini oluşturmaktadır.

6. Koloni kontrolünde hastalık ve zararlı varlığını belirleme: Arıcılık sezonunda ve özellikle de esas nektar akım öncesi dönemde hemen hemen her hafta yapılan koloni kontrollerinde hastalık ve parazit varlığının tespit edilmesi, erken teşhis açısından önemlidir.

7. Arı materyali temin etme: Koloni satın alınmadan önce bazı hususların dikkate alınmasında yarar vardır. Özellikle arı alınacak işletme ile ilgili şu hususlar dikkate alınmalıdır. İşletmede hastalık görülüp görülmediği, arılığın ortalama bal verimi (Kg/koloni), yetiştiriciliği yapılan arı ırkı, arılıktaki akrabalı yetiştiricilik durumu, malzemenin (kovan ve çerçeve) standartlara uygunluğu.

8. Arılık içerisinde koloni düzeni: Arılık içerisinde kolonilerin yerleşimi, arıların kovanlarını şaşırmalarını önleyecek bir biçimde düzenlenir. Tarlacı arılar polen ve nektar yüküyle döndüklerinde kovanlarını kolayca bulup ulaşabilmelidirler. Kovanların, sıra üzeri ve sıra arası mesafesi dar tutulur ise tarlacı arıların kovanlarını şaşırmalarına ve arıların arılık içerisinde daha saldırgan bir davranış ortaya koymalarına sebep olur. Bu durum hem ana arı kayıplarına, hem hastalık, parazit ve zararlıların diğer kolonilere bulaşmasına ve hem de yağmacılığın artmasına neden olur. Arılık içerisinde kovan yerleştirme işi, düzenli yapılmaz ise arılar birbirlerine zarar verir ve yetiştiricinin rahat çalışmasına izin vermezler.

9. Arı biyolojisi ve özellikle koloniyi tanımak önemlidir. Yapacağımız tüm arıcılık uygulama ve faaliyetlerinde arı biyolojisine ve arı kolonisinin durumuna göre hareket etmeliyiz.

6-BAL ÜRETİMİ İÇİN HAZIRLIK

Nektar akım döneminden önce yapılacak olan bal üretimi hazırlık çalışmaları bal üretimine direk olarak olumlu veya olumsuz yönde etki etmektedir. Bu dönemde bol ve kaliteli yavru gıdası üretecek bakıcı işçi arılara ihtiyaç vardır. Tarlacı olmamış bir bakıcı işçi arı 4 adet larvaya bakıcılık yapabilmektedir. Kolonide bol miktarda yavru gıdası üretecek genç işçi arı sayısının fazla olması ve bu sayının düzenli bir şekilde artması, ana arı üreme sistemi üzerinde uyarıcı yönde etkide bulunur. Bu sayede ana arı günlük olarak daha fazla yumurta bırakma eğilimine girer. Üreme etkinliğindeki bu artış koloniye sağlanan protein ve karbonhidrat miktar ve sürekliliğine bağlıdır. Nektar akım öncesi dönemde yapılacak besleme kalitesi ve ölçüsü son derece önemlidir. Koloninin verimli olmasında işçi arı mevcudu ne kadar büyük önem taşıyorsa işçi arı mevcudu içerisindeki yaş dağılımı da o kadar önemlidir. Bir arı kolonisinden esas nektar döneminde ne kadar fazla tarlacı işçi arı nektar toplama uçuşuna gider ise o düzeyde fazla miktarda nektar kovana taşınır ve depolanır. Ancak koloninin sağlıklı ve verimli olmasında işçi arı mevcudu tek başına yeterli değildir. Yani kolonide bakıcı, besleyici ve tarlacı işçi arı mevcudu dengede ve birbirini destekleyici düzeyde olmalıdır. Kolonideki işçi arı mevcudu ve dolaysıyla ana nektar akım dönemine kadar yeterli miktarda tarlacı işçi arı yetiştirebilmek için arıcılık sezonunun başlangıcı ile birlikte teşvik nitelikteki takviye yemlemeye başlanır. Bir işçi arının tarlacı olma yaşına gelmesi için yumurtadan itibaren yaklaşık 42- 45 günlük bir süre gereklidir. Düzenli ve sürekli yapılan besleme işçi arıların bol yavru gıdası üretmelerini ve ana arının da buna bağlı olarak sürekli ve düzenli bir şekilde yumurtlamasını sağlar. Bu sayede koloniye sürekli ve ardışık bir şekilde her gün yeni bireyler katılır ve kolonide her yaş grubundaki birey sayısında artış meydana gelir. Bu yetiştirme sistemiyle ana arının da düzenli ve verimli yumurtlaması sağlanır. Koloniler petek işleme veya kabartma işine ilkbaharda ve hava sıcaklığı 20°C ve üzeri bir seviyeye çıktığında başlar ve sezon içerisinde her koloni ortalama 1.5 kg (18-22 adet/koloni) temel petek işler. Koloniler petek işleme faaliyetlerini esas nektar akım öncesi dönemde tamamlamalıdır. Koloni yönetiminde önemli uygulamalardan birisi de koloniye gelişme dönemlerinde belirli aralıklarla müdahale ederek onu çalışmaya teşvik etmektir. Koloni veriminin önemli bir kısmı genetik yapı tarafından kontrol edilirken daha büyük bir kısmı da çevre faktörleri tarafından kontrol edilir. Ana arı yaşı, kaliteli ana arı kullanma, teşvik nitelikteki besleme programları, temel petek kullanma, korumalı ve hijyenik bir barınakta barındırma, hastalıklarla mücadele ve buna benzer faktörler çevreyi oluşturur. Bu çevre faktörlerine büyük oranda müdahaleler yapılabilmekte ve en uygun koşullar sağlanabilmektedir. Bunların yanında bazı dönemlerde de kovan ortamında koloniye müdahale edilerek onu yönlendirmek mümkündür. Ballık verme dönemi iyi planlanmalıdır. Erken verilmesi durumunda koloninin çalışma temposunda bir düşme ve yılgınlık görülür, geç verilmesi durumunda ise daha büyük olumsuzluklar görülebilir ve koloni geleceğini tehlikede hissederek oğul davranışı ortaya koyabilir. Bu nedenle koloniye ballık daha çok işçi arı mevcudu, kuluçka alanı ve kuluçkalık kısmının doluluğu, petek ihtiyacı, nektar akımı gibi şartlar dikkate alınarak verilmelidir. Arı ailesi gelişip kovanın kuluçkalık kısmını doldurduğunda ve kuluçkalıkta gelişme gösterdiği taraftaki son çerçeve veya ondan bir önceki yani 9 numaralı çerçeveye ana arı yumurta bırakmış ve bu petekte larva bulunuyor ise koloniye ballık verme zamanının geldiği bilinmelidir. Bu güçteki bir arı ailesinin barındığı kovan açıldığında arıların tüm çerçeveleri tamamen kapladığı görülür ve arının hafiften sıkıştığı hissedilir. Kovanlara ızgara verme zamanının iyi bir şekilde belirlenmesi, bu sistemden yararlanmanın en önemli hususlarından birisidir. Izgara verilmesi gereken zamandan önce verilirse ana arının yumurtlaması kısıtlanır ve koloni yeterli sayıda işçi arı veya tarlacı arı yetiştiremez ve koloniden istenilen verim alınamaz. Diğer tarafta ızgara geç verilirse, bal hasat edilecek çerçevelerin önemli bir kısmı yavrulu olacaklarından bal üretim amacıyla kullanılamayacaktır. Bu tür yavrulu petekler petekli bal olarak satılamadıkları gibi süzme makinesine de vurulamaz. Izgara verme zamanı esas nektar akım dönemine bağlı olarak bölgeden bölgeye değişir.

7- BALLIKLARIN İLAVE EDİLMESİ

Ballık verme dönemi iyi planlanmalıdır. Erken verilmesi durumunda koloninin çalışma temposunda bir düşme ve yılgınlık görülür, geç verilmesi durumunda ise daha büyük olumsuzluklar görülebilir ve koloni geleceğini tehlikede hissederek oğul davranışı ortaya koyabilir. Bu nedenle koloniye ballık daha çok işçi arı mevcudu, kuluçka alanı ve kuluçkalık kısmının doluluğu, petek ihtiyacı, nektar akımı gibi şartlar dikkate alınarak verilmelidir. Arı ailesi gelişip kovanın kuluçkalık kısmını doldurduğunda ve kuluçkalıkta gelişme gösterdiği taraftaki son çerçeve veya ondan bir önceki yani 9 numaralı çerçeveye ana arı yumurta bırakmış ve bu petekte larva bulunuyor ise koloniye ballık verme zamanının geldiği bilinmelidir. Bu güçteki bir arı ailesinin barındığı kovan açıldığında arıların tüm çerçeveleri tamamen kapladığı görülür ve arının hafiften sıkıştığı hissedilir. Kovana ballık verildikten sonra arının kuluçkalıktan ballığa çıkması sağlanmalıdır. Çünkü her arı kolonisi ballığa çıkma ihtiyacı duymayabilir. Bazıları genetik yapıları gereği yuva ve yavruya bağımlılıkları daha fazla olurken bazılarında ise bu davranış daha düşük düzeylerde sergilenmektedir. Arının ballığa çıkmayı benimsememesi zamanla olumsuzluğa sebep olabilmektedir. Bu amaçla kuluçkalıktan bir veya iki adet kapalı yavrulu çerçeve ballığa alınır. Bu durum arı ailesinin yavrusunu ballıkta yalnız bırakmamasından kaynaklanan bir davranış biçimidir. Ballığa önce arının geliştiği tarafta olmak üzere varsa bir adet kabartılmış petek verilir ve aşağıdan çekilen yavrulu çerçeve hemen bunun yanına yerleştirilir. Bunun devamına da, varsa kabartılmış petek yoksa temel petek takılı çerçeve verilir. Ballığa verilecek işlenmiş ve temel petek miktarı da önemlidir. Genelde yapılan yanlış bir uygulama ballığı temel petek ile doldurularak (10 adet) doğrudan koloniye verilmesidir. Koloninin temel petek ihtiyacı kontrolü olarak karşılanır. Nektar akım öncesi dönemde genelde haftada bir yapılan koloni kontrollerinde her koloniye ihtiyacı düzeyinde temel petek takılı çerçeve verilmelidir. Bir sonraki kontrolde eğer bu petekler işlenmiş ise yeniden petek takviyesi yapılır. Birinci ballık dolduktan sonra ve eğer koloni yeniden yere ihtiyaç duyuyor ise ikinci ballık verilmelidir. İkinci ballık birinci ballığın üzerine ve birinci ballığın burada anlatılan verilme şekline uygun olarak yapılır. Daha sonra ikinci ballıkta dolar ve koloni yeniden yere ihtiyaç duyar ise üçüncü bir ballık verilebilir. Üçüncü ballık, en üstte gelecek şekilde koloniye verilir. Ancak daha önce verilmiş olan birinci ve ikinci ballıkların yerleri değiştirilir. İkinci ballık kuluçkalık üzerine gelir ve bunun üzerine de birinci ballık ve en üstte de üçüncü ballık yerleştirilir. Eğer bir diğer, yani dördüncü ballığın verilmesine ihtiyaç duyulur ise, bu durumda üstten kuluçkalığa doğru ballıkların veriliş sıralanışı 4, 1, 2 ve 3 şeklinde olmalıdır.

8- PETEK İŞLETME YÖNTEMLERİ:

Koloni yönetiminde önemli uygulamalardan birisi de koloniye gelişme dönemlerinde belirli aralıklarla müdahale ederek onu çalışmaya teşvik etmektir. Koloni veriminin önemli bir kısmı genetik yapı tarafından kontrol edilirken daha büyük bir kısmı da çevre faktörleri tarafından kontrol edilir. Ana arı yaşı, kaliteli ana arı kullanma, teşvik nitelikteki besleme programları, temel petek kullanma, korumalı ve hijyenik bir barınakta barındırma, hastalıklarla mücadele ve buna benzer faktörler çevreyi oluşturur. Bu çevre faktörlerine büyük oranda müdahaleler yapılabilmekte ve en uygun koşullar sağlanabilmektedir. Bunların yanında bazı dönemlerde de kovan ortamında koloniye müdahale edilerek onu yönlendirmek mümkündür. Koloni, kovan ortamında çok kontrollü bir şekilde ve genelde kovanın bir tarafından diğer tarafına doğru gelişir, gücü düzeyinde enerji üretir, mum salgılar, petek işler ve yavru yetiştirir. Bol nektar akımının olduğu dönemlerde yapılması önerilen müdahale daha çok kuluçkalık kısmındaki çerçeve düzeni ile ilgilidir. İyi gelişme gösteren ve petek işleyen koloniye, kovan içerisinde gelişme gösterdiği taraftaki en son kabartılmış (işlenmiş) ve ana arının yumurta yumurtladığı petek ilk gelişmenin başladığı taraftaki en son petekten bir önceye gelecek şekilde yerleştirilir. Boşalan yere yeniden temel petek takılı çerçeve verilir. Şayet bu şekilde işlenmiş birkaç petek var ise bunlar da yine kolonin ilk gelişme gösterdiği taraftaki petekler arasına birer adet olacak şekilde yerleştirilir. Yeni yumurta bırakılmış veya larvalı çerçeve yanlarında polenli petek bulunmalıdır. Kuluçka alanlarında, genelde genç bakıcı işçi arılar bulunur, bunlar yavru gıdası ürettikleri için dolaysıyla bol miktarda polenle beslenmeye ihtiyaç duyarlar. Kuluçkalık kısmına yapılacak bu tür müdahalelerle koloniyi gelişmeye yönlendirmek ve iş yapma arzusunu arttırmak mümkündür. Bu müdahale daha çok mevsimin iyi olduğu ve peteğe ihtiyaç duyduğu dönemlerde yapılır. Bir koloni temel petek ihtiyacını en belirgin şekilde kovan içerisinde gelişme gösterdiği taraftaki son peteğin yüzüne, kovan boşluklarına, üst kapağın altına, yemlik içlerine petek inşa ederek gösterir. Ancak eğer koloni kovan ortamında ve özellikle de kuluçka sahasında yeterli sıcaklık, nem, temizlik, yavru gıdası üretme ve işçi arı yaş dağılımı gibi uygun alt yapıyı oluşturamamışsa ve dönem de uygun değilse koloni ortamına yukarıda belirtilen şekilde müdahale önerilmez. Bu nedenle uygun olmayan dönemlerde kabartılmış yavrulu petekler arasına temel petek vermek iyi bir uygulama değildir. Bu tür uygulamalar yapıldığında eğer koloni kovanda ortamı kontrol edip denge sağlayamazsa büyük değişikliklerle karşılaşır, strese girer ve bu durum sonuçta koloni veriminin düşmesine ve hastalıkların oluşumuna neden olmaktadır.

9- ANA ARININ VERİME ETKİLERİ:

Koloninin verimliliğinde en önemli etki ya da pay ana arıya aittir. Ana arı, genetik yapısı, üreme kapasitesi ve koloniyi sevk ve idare etme becerisiyle koloni verimliliğinde belirleyici olan tek bireydir. Koloni kontrollerinde, ana arının verim ve kalitesi ile ilgili performansını belirlemek mümkündür. Genelde bu amaçla aşağıda açıklanan hususlar değerlendirilir.

1. Kaliteli genç bir ana arı, petek ortasından başlayarak yumurta bırakır ve bu alanı çerçeve üzerinde elips şeklinde hiç boş göz bırakmadan düzenli bir yapıda sahayı dışarıya doğru genişleterek yumurtlar. Böyle ana arıların bulunduğu kolonilerde genelde sakin ve kendilerine özgü bir düzenleri bulunmaktadır.

 2. Kovan açıldığında eğer işçi arılar püskürmeye benzer şekilde ve ses çıkararak kovan dışına doğru uçarak hareket ediyor ve sokma davranışı sergiliyorlarsa bu davranış büyük bir ihtimalle koloninin ana arısının olmadığını gösterir.

3. Kovan açıldığında, ergin arı ve yavru miktarı (yumurta, larva ve pupa) az veya hiç yavru yok ise bu durum koloninin uzun bir süre anasız kaldığını gösterir.

 4. Peteklerde kapalı yavru var, ancak yumurta ve larva yok ise koloninin kısa bir süre önce ana arısını kaybettiğini gösterir.

5. Petek gözlerine gelişi güzel yumurta bırakılmış ve peteklerde erkek arı gözleri fazla ise, bu durum koloni ana arısının yaşlı olduğunu gösterir.

 6. Kolonide açık ve kapalı yavru yok, fakat kolonide ana arı var ise, bu durum koloninin ana arısını kısa bir süre önce yenilediğini gösterir. Bu tür ana arılar, dışarıdan bakıldığında vücut parlak, abdomen dar, uzun ve üzeri uzun kıllarla örtülüdür. Bu genç ana arı kısa bir süre sonra çiftleşerek yumurtlamaya başlayacaktır.

7. Kolonin ana arısı var, çok sayıda çerçevede düzenli yavru sahası var, fakat koloni ana arı hücresi (yüksük) yapmış ve bu gözlerde daha çok yavrulu alanın alt kenarlarına inşa edilmiş ise, bu durum o koloninin oğul hazırlığı yaptığını gösterir.

8. Kolonin ana arısı var, fakat düzensiz yumurta bırakmış, erkek arı sayısı fazla ve yavrulu sahanın ortalarında ana arı hücresi (yüksüğü) inşa etmiş ise, bu durum o koloninin ana arısının yaşlı olduğunu ve ana arıyı yenileyeceğini gösterir.

9. Koloni ana arısı genç olmasına rağmen eğer kapalı yavru sahasında çok düzensiz; iki, üç göz boş, hemen bitişiğinde üç, dört göz dolu yavru gözleri bulunuyor ise, bu durum o ana arının kendi akrabası bir erkek arı ile çiftleştiğini gösterir.

İşletmede düzenli bir kayıt sistemi oluşturulur ve ana arıların yetiştirildikleri veya yenilendikleri yıl kaydedilir ise kolonide oluşan bu şüpheli durumlarla ilgili karar vermek daha kolay ve güvenilir olur. Kayıt tutma arıcılığın her aşamasında en önemli araçlardan birisini oluşturmaktadır.

10- ARI KOLONİLERİNDE UYGUN KIŞLAMA KOŞULLARININ OLUŞTURULMASI:

Kışlama; arı kolonileri ile ilgili kış döneminde yapılan uygulamalara verilen genel isimdir. Bal arıları soğukkanlı böcekler gibi kış uykusuna yatmazlar ve kışın yaşamaları için gerekli çevre sıcaklığını, kış salkımı olarak adlandırılan oval şekilli sosyal küme içerisinde metabolik aktivite ile kümelenerek geçirirler. Kış salkımının yapısı ve kovan içerisindeki davranış biçimi, çevre sıcaklığı ve peteklerde depolanan besin maddelerinin konumları ile ilişkilidir. Salkımın merkezinde genellikle ana arı ve genç işçi arılar bulunur. Salkımın kenarındaki arılar başlarını salkımın merkezine dönük tutarak 2-8 cm kalınlığında izolatör bir tabaka oluştururlar. İşçi arılar salkımın merkezindeki sıcaklığı genellikle 24-26°C dolaylarında tutmaya çalışırlar. Birçok araştırmacı kış salkımının; sıcaklığın 14°C’nin altında oluşmaya başladığını ve salkımın dış sıcaklığının 6-8°C arasında değiştiğini belirtmektedirler. Salkımın dış yüzeyindeki sıcaklık 7°C civarında sabit tutulmak zorundadır. Aksi halde salkımın dış yüzeyindeki işçi arılar salkımdan koparak kovan tabanına düşmekte ve ölebilmektedirler. Kış salkımı; kovan içerisinde gıda temini için çerçeveler arasında bir çerçeveden diğerine yukarıya doğru yay gibi hareket ederek konumunu değiştirir ve peteklerde depolanan besin kaynaklarını kullanır. Bu hareketin engellenmemesi için koloniler hazırlanırken, ballı çerçevelerin doluluk oranına göre kovan ortasına gelecek şekilde yerleştirilmeleri gerekir. Ballı çerçevelerin kimileri tümüyle dolu, kimileri de kısmen dolu olmalıdır. Tümüyle sırlanmış balla dolu çerçeveler üzerinde kolonilerin kışlaması mümkün olmamaktadır. Kış salkımını oluşturan arılar arasındaki ısı alışverişinin yapılabilmesi için peteklerde kovan ortasına doğru artan miktarlarda bir miktar boş alanın bulunması gerekmektedir. Havaların iyi gitmesiyle kış salkımında gevşeme ve dağılma oluşur. Bunu izleyen ani hava soğumaları sonucu arılar, yeterli yiyecek bulunmayan bir yer seçerek yeniden salkım oluşturabilirler. Kış koloni ölümlerinin bir kısmı bu tesadüfi durumun sonucudur. Besin ile teması kesilen salkım, beslenip gerekli ısıyı temin edemeyeceğinden açlıktan ölür. Bu durum yeterli yiyecek bırakılmış kuvvetli kolonilerin de ölmesine sebep olabilir. Salkımın biraz uzağında yeterli bal depoları olduğu halde, ilkbahar aylarında açlıktan ölmüş kolonilere sıkça rastlanılmaktadır.

Arı kolonileri kışlarken şu hususlara dikkat etmeliyiz:

Havalandırması yeterli olan ve çatlağı, kırığı olmayan çok sıkı bir izolasyona sahip olan kovanlarda arılarımızın kışı geçirmesini sağlamalıyız.

Yöreye uygun olan arı ırklarıyla arıcılık yapılmalıdır.

Kış ayına uygun ürünlerle kolonide kuluçka faaliyetinin olmadığı aralık veya ocak ayında varroa mücadelesi yapılmalıdır.

Kovanda arıların kış tüketimi için yeterli miktarda besin maddesi (bal ve polen) bırakılmalıdır. Kovanda bal olmayan boş çerçeve bırakılmamalıdır. Tümüyle sırlanmış mühürlü balla dolu çerçevelerde kışın kovanda bırakılmamalıdır. Bunun yerine bir kısmı mühürlü bal, bir kısmı sırlanmamış mühürsüz bal bulunan çerçeveler bırakılmalıdır. Kışa girmeden önce kovanda çerçeve düzenlemesi yapılmış olmalıdır. Arı kolonilerinin tamamen mühürlü bal ile kaplı çerçevelerle kışa girmelerine izin vermemeliyiz. Aynı çerçevede mühürsüz açık bal ve mühürlü balın karışık olarak bulunduğu çerçevelerle kışa girmelerini sağlamalıyız.

 Ana arı kayıplarından ve ergin işçi arı azalmasından kaynaklanan koloni kayıplarının önüne geçebilmek için arı kolonilerinin genç ve kaliteli ana arı ile kışa girmelerini sağlamalıyız.

İşçi arı mevcudu az olan arı kolonileriyle kışa girilmemelidir. İşçi arı mevcudu en az 6 çerçevede tıka basa sıkışık olarak dolu olan arı kolonileriyle kışa girilmelidir.

Kışlama yeri olarak yöremize özgü mimari yapılar olan serender veya nayla gibi yapılar tercih edilmelidir. İmkanlar dahilinde bu yapılar tercih edildiği takdirde arılarımızın kışı geçirdiği arı kovanları daha az soğuğa mağruz kalacak ve yağmurdan korunacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken bu yöresel yapıları nem olmayan yerlerde inşa etmek gerekir. Bu yapılarda arı kışlasak bile nemli olan dere içleri gibi bölgelerde arılık kurmamalıyız. Arılar hiçbir zaman nemli yerlerde yuva kurmazlar. Aşırı nem bulunan ortamlarda arı kolonileri yeteri oranda iklimlendirme yaparak nemli ortamı kurutabilmek için çok enerji harcamaları gerekmektedir. Bu enerji oluşumunu sağlayamayan arı kolonileri ya kovanlarını terk etmekte yada sönüp gitmektedirler. Şu da unutulmamalıdır ki enerji eşittir daha fazla bal tüketimi demektir. Arılar enerji için bala ihtiyaç duyarlar.

11- FARKLI ARI IRKLARININ İLİMİZDE KULLANILMASINDA DOĞACAK SORUNLAR:

 Rize ili coğrafik yapısı, bitki örtüsü çeşitliliği, yörede üretilen balların değeri, yöreye uyum göstermiş Kafkas ırkı arı eko tipleri ve geleneksel arıcılık ile modern arıcılığı bir arada yapabilme kabiliyetine, donanımına sahip olan arıcı varlığı ile arıcılık sektöründe önemli bir konumda bulunmaktadır. Arılığımızda yapacağımız kayıt ve kontroller ile zaman içinde gerçekleştirilecek bir seçim sonucu bölgemize en uygun arı ırkının korunmasına çoğalmasına katkıda bulunabiliriz. Bölgeye uygun arı ırklarının korunmaya ihtiyacı vardır. Arı kolonisinin verim kapasitesini öncelikle ana arının ırkı belirler, daha sonra flora zenginliği ve nektar akımı belirler. Arıcı yapacağı doğru uygulamalara bunlara katkıda bulunabilir. Arı ırkı yöreye uygun değilse çiçek kaynakları, çiçek kaynakları iyi değilse bölgeye uygun olan arı ırkı ziyan olmaktadır. Bunun önüne geçebilmek için yapacağımız kontrollerde kayıt tutarak ürün verimi yüksek olan, hastalıklara dayanıklı ve Rize’de en az üç kış geçirerek bölgeye adaptasyonunu ispatlamış olan arı kolonilerini tespit ederek bu kolonilerden ana arı üretmeliyiz. Bu şekildeki genetik özelliklerini tespit ettiğimiz kolonilere erkek arı gözlü çerçeve vermeliyiz. Fakat şunu da unutmamalıyız ki; arı kolonilerinde sürekli olarak verim artışı yönünde yapılan seçimler sonucunda olumsuz çevre şartlarına, hastalıklara karşı direncin zayıflaması, uyum yeteneği, yüksek genotiplerin korunmasını gerekli kılmaktadır. İşin özü ürün verimi yüksek olan, kolay hasta olmayan ve İlimizde üç kış geçirmiş olan arı kolonilerini arılığımızda çoğaltmalıyız. Böylelikle farklı arı ırklarının ilimizde kullanılmasında doğacak sorunların önüne geçmiş oluruz.

12- YENİ SEZONA SORUNSUZ BAŞLAYABİLMEK İÇİN; DİKKAT!

Bal hasadından hemen sonra yeni sezona kayıpsız ve sorunsuz başlayabilmek için bal hasadı yaptığımız günden bir gün sonra hiç vakit kayıp etmeden arılarımızı kışa hazırlamalıyız. Bunun için;

1-Bal hasadından hemen sonra hiç vakit kayıp etmeden arı ve insan sağlığına uygun, arılar için ruhsatlandırılmış ilaçlarla ve bitkisel ürünlerle, etkili ve doğru bir varroa mücadelesi yapmak gereklidir.

2-Bir senenin uygun mevsim şartlarının her günü çalışıp kış için kendine kış yiyeceği olarak bal toplayan arı kolonisinden, bal hasadı gerçekleştirdiğimizde veya tabiri caizse bal arısı ailesinin evinden yiyecek hırsızlığı yaptığımızda; bal arısı ailesi inanılmaz şiddetli bir şekilde moral bozukluğu ve stres yaşamaktadır. Bu stresi en asgari seviyeye çekebilmek bal hasadını gerçekleştiren arıcının elindedir. Bal hasadından hemen sonra hiç vakit kayıp etmeden, temiz kaynağı belli arıların metabolizmasına uygun olan ürünlerle doğru ve uygun ölçülerde besleme yapılmalıdır. Aksi halde moral bozukluğu ve stresle baş edemeyen arı kolonisi hastalık ve zararlılara karşı direnemeyerek güçsüz düşecektir.

3-Bal hasadından hemen sonra hiç vakit kayıp etmeden yağmacılık için önlemler alınmalıdır. Kovanlarımızın uçuş deliklerini iki arı geçecek şekilde daraltmalıyız. Yağmacılık başlamadan önlem almalıyız. Yağmacılık başladıktan sonra yağmacılığı durdurmak zordur. Onun için; besleme ve ilaçlama gibi uygulamalar akşam saatlerinde yapılmalıdır. Bal hasadından hemen sonra koloni kontrolü yapılmamalıdır. Koloni kontrolleri kısa tutulmalı, kovan kapağının uzun süre açık kalmamasına özen gösterilmelidir. Bal hasadı yapacağımız arılıkta zayıf koloni varsa; bal hasından bir gün önce bu kolonileri başka bir bölgeye nakletmeliyiz. Bunu yapamıyorsak uçma deliklerini kısmalı veya tamamen kapatmalıyız.

4-Her zaman nosema hastalığından arılarımızı koruyabilmek için nosema hastalığının arılarımıza bulaşmasının ve yayılmasının önüne geçmeliyiz. Nosema hastalığının bulaşma ve yayılma nedenleri şunlardır;

  1. Arının yaşamını sürdürdüğü evi olan arı kovanında oluşan aşırı nem. Arılarımıza nemden koruyabilmek için ısı yalıtımı yüksek düzeyde olan bölgemize uyumlu arı kovanlarıyla arıcılık yapmalıyız.
  2. Arının yaşamını sürdürdüğü evi olan arı kovanında oluşan kirli hava yani karbondioksit. Arılarımızın evi olan kovan içerisinde kirli hava oluşmaması için; yeterli havalandırmaya sahip arı kovanlarıyla arıcılık yapmalıyız. Alttan havalandırması olan kovanlar tercih etmeliyiz.
  3. Arı kolonilerinde oluşan stres nosema hastalığının nedenleri arasındadır. Arılar aşırı ilaç kullanımı, aşırı varroa bulaşıklığı, besin yetersizliği, yağmacılık ve arıcı veya başka sebeplerle aşırı derecede rahatsız edilmeleri gibi onların geleceğini tehdit eden her türlü olumsuz şartlarda strese girerler. Arıların stres yaşamalarını engellemeliyiz.
  4. Nosema etmeni ile bulaşık olan arılı ve ballı çerçevelerin aktarılması nosema hastalığının yayılmasına sebep olur.
  5. Koloni kontrolleri sırasında arıları ezmemeliyiz. Koloni kontrollerinde sağa sola mum kırıntıları atılmamalı ve açıkta mum parçaları bırakılmamalı. Sağlıklı kolonilerin hastalıklı ve sönen kolonilerle temas etmelerini engellemeliyiz.
  6. Nosemadan arılarımızı koruyabilmek için iyi bir bakım, iyi bir besleme uygulamaları yapmalı ve temiz alet ekipman kullanmalıyız.
5-Bal hasadından sonra ana arıların sezon performanslarına ve yaşına göre, ana arı yenileme planlaması yapılmalı, gerekli görülen ana arılar, genç ve yöreye uygun olan ana arılarla değiştirilmelidir.

6-Fare, Kirpi, Ayı gibi arılara zarar veren hayvanlara karşı gerekli tedbirler alınmalıdır.

Galeri
Adınız :
E-Mail Adresiniz :
Yorumunuz :
Güvenlik Kodu :    
   
GÜNÜN DİĞER HABERLERİ
© Copyright Rab53. Bu sitede yayınlanan bilgilerin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
İrtibat Telefon : 0 (464) 212 00 17 - Fax : 0 (464) 212 00 15
E-Posta : rab.53@hotmail.com
VipTicaret